Bugün 27 Şubat…
Türk siyasi tarihinin en önemli kırılma noktalarından 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümünün 1 gün öncesi.
Talihin cilvesi ki, o yıllarda vesayet önünde dik duran ve darbenin hedefi olan merhum Necmettin Erbakan’ın ölüm yıl dönümü tam da bu güne denk geliyor.
Bugün merhum Erbakan’ın vefatının üzerinen tam 13 yıl geçti.
Kara lekenin yıl dönümünden 1 gün önce vefat etti
Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve Türk siyasetinde “Erbakan Hoca” olarak anılan eski başbakan Necmettin Erbakan, solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle 27 Şubat 2011’de hayatını kaybetti.
Türk siyasi tarihine damga vuran Erbakan’ın hayatı, başarı ve mücadeleyle dolu…
Siyasete atılışı ve ilk parti
12 Ekim 1969’daki seçimde Konya’dan bağımsız milletvekili seçilerek başladığı siyaset hayatında 42 yıl geçiren Erbakan, 26 Ocak 1970’te, 17 arkadaşıyla Milli Görüş hareketinin ortaya çıkmasını sağlayacak ilk parti olan Milli Nizam Partisi’ni kurdu.
Kuruluşundan sonra “kapitalizm” ve “Batıcılık” karşıtı siyaset yürüten Erbakan’ın partisi, “laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü” iddiasıyla kapatıldı.
Daha sonra siyasi mücadelesini Milli Selamet Partisi’nde sürdüren Erbakan, kapatılan her partisinin ardından yenisini kurdu. Erbakan, bu kapsamda Refah Partisi, Fazilet Partisi ve Saadet Partisi’nde siyasi mücadelesine devam etti.
Farklı hükümetlerde koalisyon ortaklığı yapan Erbakan, 1973’teki seçimlerin ardından kurulan CHP-MSP koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı olarak görev aldı.
Kıbrıs’a 20 Temmuz 1974’te düzenlenen barış harekatını güçlü şekilde savunan Erbakan’ın ismi, bu dönemde “Mücahit” sıfatıyla birlikte kullanılmaya başlandı.
1994 ruhu ve gelen başarılar
Erbakan liderliğindeki Milli Görüş, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri dahil birçok kentin yerel yönetimlerinde işbaşına geldi.
Refah Partisi’nin, 1995’teki genel seçimlerde yüzde 21,7 oy oranıyla sandıktan birinci çıkmasının ardından Tansu Çiller’in Genel Başkanlığı’ndaki Doğru Yol Partisi ile 54. Hükümeti kuran Erbakan, 28 Haziran 1996’da başbakanlık koltuğuna oturdu.
28 Şubat süreciyle istifaya zorlanan Erbakan’a, Anayasa Mahkemesi’nde görülen Refah Partisi’nin kapatılması davasında, 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirildi, partisi kapatıldı.
Erbakan, Refah Partisi’nin de kapatılmasının ardından “Atımızı alan yolumuzu da almadı ya” ifadesini kullanarak, bir ay sonra beşinci partisi olan Saadet Partisi’nin kurulmasına öncülük etti.
5 yıllık siyaset yasağı
Beş yıllık siyaset yasağının kaldırılmasının ardından Erbakan, Mayıs 2003’te Saadet Partisi Genel Başkanı oldu.
Refah Partisi’nin mali hesaplarına ilişkin açılan davada kendisine verilen hapis cezası, daha sonra ev hapsine çevrildi. Bu ceza, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından “sürekli hastalık” nedeniyle 19 Ağustos 2008’de kaldırıldı.
17 Ekim 2010’da yapılan Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresi’nde yeniden genel başkan olan Erbakan, 28 Şubat post-modern darbenin yıl dönümü arifesinde solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle 27 Şubat 2011’de vefat etti.
“Postmodern darbe” derin izler bıraktı
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK), Türk siyasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat 1997’de aldığı kararlar; siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda derin izler bıraktı.
Seçimlerin ardından 1996’da kurulan DYP-ANAP koalisyonu, güven oylaması geçersiz sayılınca düştü. TBMM’de birinci parti konumundaki Refah Partisi ile ikinci parti DYP arasında 54’üncü Hükümet (Refah-Yol hükümeti) kuruldu.
Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı döneminde yaşanan bazı olayların ardından Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Erbakan’a, rejim konusunda endişelerini dile getiren bir mektup gönderdi.
MGK, 28 Şubat 1997’de toplandı. MGK toplantılarında daha önce yaklaşık 1 dakika görüntü alınmasına izin verilirken, ilk kez bu süre 5 dakikaya çıkarıldı. Toplantıda alınan zorunlu eğitimin kesintisiz 8 yıla çıkarılması başta olmak üzere bir dizi karar, uygulanmak üzere hükümete bildirildi.
MGK Genel Sekreterliği, 9 saat süren toplantının ardından yayınladığı bildiride, Anayasa ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı “çağ dışı bir kisve altında” zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyetlerin gözden geçirildiğini belirtti.
Bildiride, “Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş medeniyet yolunda, demokratik sistem içerisinde ilerlemesini teminat altına alan Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmemesi gerektiği” ifade edildi.
“Demokrasiye balans ayarı yaptık”
Başbakan Necmettin Erbakan, kararları 5 Mart 1997’de imzaladı. Genelkurmay 2’nci Başkanı Çevik Bir’in, ABD’de yaptığı konuşmada bu kararları, “Demokrasiye balans ayarı yaptık.” sözleriyle değerlendirmesine Refah Partisi milletvekilleri sert tepki gösterdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Refah Partisi’nin kapatılması için dava açtı. Erbakan, 18 Haziran’da başbakanlıktan istifa etti.
Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma görevini milletvekili çoğunluğu bakımından ikinci sırada bulunan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e değil, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verdi.
Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk ile ANASOL-D hükümetini kurdu.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)