Toplumun huzurunu kaçıran olaylarda Mossad parmağı! Uzmanlar yorumladı

Türkiye’de son bir ay içerisinde art arda gelen saldırılarla ‘Can güvenliği yok’ algısı yaratılıyor. Uzmanlar, ‘Irak ve Suriye operasyonları, Irak ile olan yakınlaşma ve İran’ın bölgedeki denkleme çekilmek istenmesi’ olgularını sıraladı ve bölge ülkelerine gözdağı verilmek istendiğini belirtti.

Fatih Camiinde dini değerlere hakaret eden vatandaşı uyaran hoca işyerinde bıçaklanarak öldürüldü, İstanbul’da bulunan bir kilisede 1 kişi öldürüldü ardından İzmir’de bir taksici sırtından vurularak öldürüldü ve en son Adliye saldırısı gerçekleşti. Türkiye’nin İsrail istihbarat servisi Mossad’a yönelik yaptığı operasyonlar sonrasında yaşanan olayların ardında Mossad’ın parmağı olabileceği iddia edildi. 

Adliye saldırısını gerçekleştiren iki terörist ile ilgili açık kaynaklarda çok sayıda bilgi yer alıyor. Pınar Birkoç’un da Emrah Yayla’nın da örgütsel faaliyetler nedeniyle çok defa cezaevine girdiği anlaşılıyor. Emrah Yayla, 2008 yılında Adana’da beraberinde iki DHKP/C mensubu ve bomba yapımında kullanılan malzemelerle birlikte bir minibüsün içinde yakalandı. Yayla’nın bombalı eylem hazırlığında olduğu iddianameye yansıdı. Özel Yetkili 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Yayla, ‘örgüt üyeliği, patlayıcı madde bulundurmak, güvenlik güçlerine direnmek, görevli memurlara hakaret’ suçundan toplam 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası aldı.

Konuyla ilgili konuşan uzmanlar, iki ay içerisinde ardı ardına yaşanan saldırıları ve Türkiye’de MOSSAD ajanlarına yönelik operasyonlarını hatırlattı.



“SALDIRILARIN AMACI HÜKÜMETE GÖZDAĞI VERMEK”

Güvenlik ve Terör Uzmanı, emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ son günlerde yaşanan olayların hükümete zarar verme amaçlı yapıldığını dile getirerek şu ifadeleri kullandı:

Türkiye’yi karıştırmak isteyen akıl harekete geçti. Birbiri ardına saldırı planları, ele geçen ajanlar ve üstlerinden çıkan döküman. Türkiye’ye yönelik hamlenin başlatıldığı çok net gözüküyor. Bugüne kadar operasyonlarla engelledik. Örgütün adının önemi yok. Çok kez aynı araçtan hem FETÖ, hem PKK, hem DHKP/C’nin çıktığını gördük. Bunlar ABD ve onlarla hareket eden yapılar. DEAŞ ile denediler olmadı, PKK bitti, FETÖ kalmadı elde kalan son koz DHKP/C. Örgütün adından çok işleyen akla bakmak lazım. Bakınca da emperyalist Amerika ve onunla hareket eden terör sevici Avrupa devletleri. Saldırının birden fazla hedefi var. Hükümete gözdağı vermek. Filistin ve Ortadoğu’da yaşananlar Irak ve Suriye operasyonları, Irak ile olan yakınlaşma. İran’ın bölgede denkleme çekilmek istenmesi ve mesafe katedilmesi. Türkiye’nin İsrail’e ataklarla zor duruma düşürmesi. Amaç, Türkiye’ye gözdağı vermek, terörle mücadeleyi tersine çevirmek. Nereden tutturabilirsek diyorlar ama güvenlik güçleri tepelerine bindi.”

“TÜRKİYE EMPEYALİST GÜÇLERİN HEDEFİNDE”

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu konuyla ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye uzun süredir küresel kuşatmaya direniyor ve emperyalizmin hedefinde. Türkiye’nin bağımsızlığı, geleceğine ipotek koyma çabası sürüyor. Güvenlik güçleri, istihbaratın gelişimi, milli iradenin güçlü kılmasıyla giderek alan daralmasına uğradılar. Terör örgütünün arkasında devlet desteği olmadan uzun süre yaşaması mümkün değil. Örgüt üç şeye ihtiyaç duyar. Bunlar silah, insan ve paradır. Aslında arkasındaki devlete karşı, emperyalizme karşı savaşıyoruz. Bunun adının DHKP/C, DEAŞ, PKK olmasının bir farklılığı yok. Taşeron örgütler Türkiye’de mevzi kaybettiler. Sonuçsuz saldırı girişimindeler.”

“HEDEF TÜRKİYE OLUNCA TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİ BİRLEŞİYOR”

Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel son zamanlarda ülkemizde yaşanan olayları şöyle değerlendirdi:

Bir hafta içinde DEAŞ ardından DHKP/C saldırısı var. İdeolojik olarak farklı olsalar da, terör örgütleri hedef noktasında Türkiye’de daima birleşmişlerdir. Her birinde kullanışlı bir aparatı vardır. İstanbul’daki saldırılarda MOSSAD ya da CIA gibi benzerlerinin vermiş olduğu verilerle bu örgütlere de ayakta kalabilmeleri için bir fırsat tanındığını düşünüyorum. DEAŞ’ın eylemleri Türkiye’de sıfırlanmıştı. Kilise saldırısıyla İŞİD ismi ön plana çıktı. DHKP/C’nin ismini de duyamıyorduk. En son 2015’te Savcı Selim Kiraz’ın şehit edilişinde adını duyduk. Çağlayan Adliyesi kuvvet çarpanı etkisi sağlıyor. Buraya saldıranlar kendilerinin etkisiz hale getirileceğini biliyordu. Ama Çağlayan Adliyesi’ni mitleştirdiler. MOSSAD’ın Türkiye’ye özellikle İran’a yönelik faaliyetler yürüttüğü bilgisi de vardı. Bu saldırıların İstanbul’da olmasının nedeni de İstanbul’un bu tür örgütlerin mücadele alanı olması olarak değerlendiriyor. Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasına yönelik hamleler olarak görüyorum bunu.

 

KAYNAK: AYDINLIK GAZETESİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir